Sıfırın Bir Başka Formu
Tarif etmek kolay. Hicret ettiği köyün tek yabancısı olan zavallının hisleri kadar meskensiz kalmak gibi. Ya da şu hepimizin ayıla bayıla izlediğimiz karanlık filmler kadar huzursuz. Artık nereden neyin çıkacağı belli olmuyor. O kadar çok izledik ki o sahneleri çalıların ardından üzerimize atılmayı bekleyen canavarı kahkalarımızla karşılıyoruz, eğleniyoruz onunla. Acı veren zulmünü mazoşistler kadar heyecanla karşılıyoruz. Çoğumuz aynı duyguları hissediyoruz bu zamanlarda. Katrana bulandık, kirletildik. İnsanlık, tarihin hangi sahnesiyle başladı bilmiyoruz, onu tahmin etmek zor. Belki tarif edebilirdim hislerimi ve belki sizler de birbirinden farklı onlarca sahneden birine bezerdiniz anlattıklarımı ama pek yorgunum, parmaklarım ağrıyor. Bazen diyorum ki; Keşke daktiloların zamanında yaşasaydım. Olması gerektiği kadar hızlı olurdu her şey ve olandan uzun sürerdi bazı şeyler, hem yanlışın da izi kalırdı kağıtta. Ait olmadığım zamanları yaşadığımı söyleyebilirim a